Bölüm 743 : İkinci Raunt İçin Hazır mısın?

Her vuruşta geriye itilen Lux'ti, bu da Aina'nın güç seviyesinin ne kadar yüksek olduğunu merak etmesine neden oluyordu. Ruh Kitabı sadece canavarları değerlendirebiliyordu ve çok nadir durumlarda yarı insanları da değerlendirebiliyordu. Ancak, kendisi gibi Yabancılar'ın istatistiklerini göremezdi. Aina, teke tek dövüşlerde onu inanılmaz derecede güçlü kılan iki Benzersiz Beceriye sahipti. İlki, İlahi Güç [EX] idi. Bu eşsiz yetenek, Aina'nın güç statüsünü kalıcı olarak %300 artırıyordu. Ayrıca, bu yetenek, herhangi bir debuff tarafından güç statüsünün düşürülmesini engelliyordu, bu da onu tamamen kırılmaz hale getiriyordu. Karşılaştırma yapmak gerekirse, ALL-MITE'ın Güç [EX] yeteneği, Güç istatistiğini bir dakika boyunca %500 artırıyordu. Bu yetenek, ALL-MITE'ın tüm istatistiklerini %500 artıran diğer yeteneği Max Ultra [EX] ile birlikte kullanıldığında, Dört Kollu Kahraman'ın yumruğu, kendisiyle aynı seviyedeki herkesi yok edecek bir "Smash" gücüyle vuruluyordu. Bu iki istatistik artırıcı beceri sadece kısa bir süre için kullanılabiliyorken, Aina'nın İlahi Güç Becerisi kalıcı olarak aktifti. Yani, onunla yakın dövüşte teke tek savaşmaya çalışan herkes, acı dolu bir dünya yaşardı. Bu yüzden onun Sıralama Denemesi özeldi. Sadece kendisiyle aynı yaşta veya kendisinden daha genç ve kendisinden daha güçlü kişilerle dövüşebilirdi. "Daha güçlü" terimi, onunla savaşan kişinin fiziksel olarak daha güçlü olması anlamına gelmiyordu. Şu anda, Solais ve Elysium'da Aina'dan daha yüksek güç statüne sahip hiçbir Acemi yoktu. İkinci yeteneği de ilk yeteneği kadar saçmaydı. Bu yeteneğin adı İntikam Meleği [EX] idi. Bu yetenek Aina'ya uçma yeteneği kazandırmanın yanı sıra Çeviklik ve El Becerisi istatistiklerini %300 artırıyordu. Bu kulağa çok güçlü gelse de, aslında öyle değildi. Aina, stat puanlarının çoğunu Güç Statuna yatırmıştı, bu yüzden Çeviklik ve El Becerisi statlarındaki artış, İlahi Güç [EX] yeteneği kadar iğrenç değildi. Yine de, mevcut Çeviklik ve El Becerisi istatistikleri Lux'unkine benziyordu, bu da yarı elf için ham istatistikler açısından büyük bir dezavantaj oluşturuyordu. "S-Sör Lux kaybediyor?!" Prenses Anastasia, Lux ve Aina'nın havada defalarca çarpıştığını görünce gözlerine inanamadı. Her çarpışmada Lux geriye itiliyordu. Savaşı ciddiye alan Aina, ona toparlanma fırsatı vermeden sürekli saldırmaya devam ediyordu. Lux'un vücut yapısının özel olmasaydı, şimdiye kadar birkaç kemiği kırılmış olabilirdi. Aina'nın acımasız saldırıları sonrasında, Aina'nın macesini doğrudan Lux'un vücuduna vurmasına olanak sağlayacak bir fırsat çıktı. Doğal olarak, bebek gibi güzel kız bu fırsatı kaçırmadı ve son darbeyi indirmek için hamlesini yaptı. Tam o anda, dev bir eterik iskelet ortaya çıktı ve Lux'un vücudunu kapladı. Tamamen hazırlıksız yakalanan Aina, Corpse God'un saldırısını engellemek için kullandığı Shield Bash tarafından geriye itildi. Tabii ki, olay bununla bitmedi. Corpse God birkaç silahla donanmış olduğu için, Aina'ya saldırmak için inisiyatifi ele aldı ve Crossbow'unu kullanarak ona Ethereal Bolts ateşledi ve onu kaçmaya zorladı. Lux, dövüşün başından beri pasif yeteneği Corpse God [EX]'i kapatmıştı, çünkü Aina ile dövüşmek için buna ihtiyaç duymayacağını düşünmüştü. Kısacası, Yarı Elf rakibini büyük ölçüde hafife almıştı. Büyük çaplı savaşlarda savaşıp galip geldikten sonra, Yarı Elf, Summons'ları yanında olduğu sürece herkesi yenebileceğini düşünen bir zihniyet geliştirmişti. Ancak, onları çağırmanın mümkün olmadığı bir kavgada, birçok açıdan yetersiz olduğunu fark etti. Tabii ki, bir Necromancer olarak Lux, yakın dövüş yetenekleri açısından zaten son derece başarılıydı. Çoğu Necromancer, Undead Ordusu'nun arkasında kalır ve güvenli bir mesafeden emirler verirdi. "Ciddi bir şekilde savaşma zamanı," dedi Lux, havada asılı dururken, Lux'u her türlü saldırıdan korumak olan ana görevi olan Corpse God tarafından geriye itilen bebek gibi görünen Angel'a bakarak gözlerini kısarak. "Aina, seni hafife aldığım için özür dilerim," dedi Lux. "Bunu yapmamalıydım, sana bir özür borçluyum." "Özrünü kabul ediyorum," diye cevapladı Aina. "En başından beri bana ciddi bir şekilde savaşman gerektiğini söylemiştim. Sonunda hatanı anladın." "Doğru." Lux başını salladı. "Ama benim kozlarım oldukça korkutucu. Onları kullanırsam, kendimi tutabileceğimi garanti edemem. Üzerinde hayat kurtaran bir artefakt var mı?" Aina başını salladı. "Var, en güçlü hamleni kullanabilirsin. Ya sen? Senin de hayat kurtaran bir artefaktın var mı?" Lux, Aina'nın sorusuna cevap veremeden, saklama yüzüğünün içindeki Ejderha Jetonu parlak bir şekilde ışıldadı. İki savaşçı bir ışık parlamasıyla sarıldı. Sonunda kendilerine geldiklerinde, kilometrelerce uzanan ıssız bir ovada buldular kendilerini. "Burası benim kişisel alanım." Kendinden emin bir ses çevreyi doldurdu. "Burada ölümüne savaşsanız bile, gerçekten ölmeyeceksiniz. Ölümcül bir darbe alan ilk kişi, derhal bu alandan atılacak ve ölmesi engellenecek. O yüzden, ikiniz de tüm gücünüzle, hiçbir şey saklamadan savaşın." Aina, ani çevre değişikliğine şaşırsa da, sesin güven verici tonu ona biraz huzur verdi. Lux da Aina'ya karşı kullanmaktan korktuğu kozlarını artık saklamasına gerek kalmadığı için rahatlamıştı. "İkinci raunt için hazır mısın?" Lux, yüzünde şeytani bir gülümsemeyle sordu. "Hazırım," diye cevapladı Aina, yine aynı monoton sesle, hiçbir duygu göstermeden. Onun onayını duyduktan sonra Lux, Eşsiz Ejderha Vuruşu [SSR]'sini etkinleştirdi ve arkasında dev bir Altın Ejderha silueti belirdi. Cennet'in Necromancer'ı olduktan sonra, Peerless Dragon Strike yeteneği bir yükseltme aldı ve onu günde üç kez kullanabilmesini sağladı. Geçmişte sadece Keoza'nın Kristal Ejderha Nefesi'ni kullanmıştı, ama artık daha sık kullanabileceğine göre denemek istiyordu. Yarı Elf, Ejderha Irkının diğer İmza Yeteneklerini karşılaştırmak istiyordu. Böyle bir tehditle karşı karşıya kalan Aina, sadece savaş pozisyonu aldı ve macesini İlahi Alevlerle ateşe verdi. Güzel gözlerinin derinliklerinde, bir beklenti ışıltısı belirmeye başladı. Rakibini kazara öldürebileceği korkusuyla kendini tutan sadece Lux değildi. Artık mükemmel bir ortam ortaya çıkmışken, Aina gönlünün istediği gibi savaşabilirdi.