Bölüm 84 : Kardeş Lux, Bebeğimiz Sonunda Doğdu!

"Kardeşim, Aaa!" ".... Ahhh." Iris, yüzünde tatlı bir gülümsemeyle Lux'a elma turtası yediriyordu. Vera bu sahneyi mutlu bir şekilde izliyordu. Lux on, Iris dokuz yaşına girdiğinden beri, ikisini bir araya getirmek istiyordu. İkisi de torunlarıydı ve ikisinin birlikte mutlu bir hayat sürmesini istiyordu. Neyse ki Iris bu fikre çok sevinmişti ve hatta büyükannesinden, Lux Wildgarde Kalesi'nde olduğu sürece başka hiçbir kızın ona yaklaşmamasını sağlamasını istemişti. Gerçekte, kalede Lux'a aşık olan birçok kız vardı, ama aileleri onlara başka birini seçmelerinin daha iyi olacağını söylemişti. Bunun ilk nedeni Lux'un hastalıklı yapısı, diğer nedeni ise Elysium'a gidememesi idi. Solais halkı güç, istikrar ve kaynak peşindeydi. Lux yakışıklı olabilir, ama sahip olduğu tek şey buydu. Ne gücü, ne istikrarı, ne de kaynağı vardı. Yakışıklılığı onu popüler yapıyordu, ama yakışıklılık ve popülerlik tek başına karnını doyurmazdı. Damadı seçerken, ebeveynler karısını koruyacak kadar güçlü erkekleri tercih ederdi. Bu yüzden Lux, Wildgarde Kalesi'nde yaşayanların gözünde iyi bir aday değildi. Ancak Iris, Lux'un güçlü olup olmadığını umursamıyordu. Ona aşık olmuştu çünkü, her ne kadar hasta olsa da, her zaman onunla oynuyor ve babası yokken onun için elinden geleni yapıyordu. Kuşkusuz, Vera da ikisinin yakınlaşmasında önemli bir rol oynadı. Vera, ikisinin her zaman birlikte olabilmesi için fırsatlar yaratıyordu. Ancak Lux, Elysium'a girmek için eğitimine odaklanmaya başladığında, birlikte geçirdikleri zaman azaldı. Iris de aynı şeyi yaptı, ancak onun çevresi özeldi. Bir azizin kızı olarak her zaman iyi korunuyordu. Iris'in mesleği, Canavar Yetiştiriciliği konusunda da uzmanlaşmış bir Canavar Terbiyecisiydi. Lux'un onu görmeye gelmesinin nedeni, Iris hakkında pek kimsenin bilmediği bir şeydi, o da onun inanılmaz şansıydı. Onu Şans Tanrıçası'nın kızı olarak adlandırmak abartı olmazdı. Bir kuş sürüsü kalabalığın üzerine pisliğini bıraksa, herkesin üzerine pislik düşeceği kesindi, ama onun üzerine düşmezdi. Ayrıca tarlalarda canavar yumurtaları bulurdu ve onları kuluçkaya yatırdığında, %100 oranında nadir ve efsanevi canavarlar doğardı. Şu anda Iris'in yumurtadan çıkardığı beş Canavar Arkadaşı vardı. Mavi Ejderha, Beyaz Kaplan, Kızıl Anka, Kara Kaplumbağa ve Tek Boynuzlu At. Lux bir keresinde şaka yapmıştı, eğer dünyayı yönetmeyi planlıyorsa, bu kesinlikle gerçekleşecekti. Iris'in Lux'un dişlerini çürütecek kadar tatlı tek taraflı sevgi gösterisinden sonra, Yarı Elf onu görmeye neden geldiğini söyledi. "Bir Alfa Canavardan gelen bir yumurta mı?" Canavar yumurtasından bahsedilince Iris'in gözleri hemen parladı. "Fufufu. Demek kardeşim yumurtanı çatlatmam için beni görmeye geldin, değil mi?" "Evet," Lux, Vera'nın ona verdiği, sadece canavar yumurtalarını taşımak için kullanılan özel saklama yüzüğünden yumurtayı çıkarırken başını salladı. "Lütfen, bana yardım et, Iris." Iris, iki fit uzunluğundaki canavar yumurtasını kucağına koyarak gülümsedi ve yüzeyini hafifçe okşadı. "Onun güçlü yaşama arzusunu hissedebiliyorum," dedi Iris gözlerini kapatarak. "Merak etme. Seni yakında çatlatacağım." Açık mavi saçlı genç güzel, yumurtayı Bestiary'ye doğru taşırken gülümsedi. Lux, yumurtadan ne tür bir canavar çıkacağını görmek için oldukça heyecanlı olduğu için onun arkasından gitti. Vera ve Alicia, iki gencin yoluna çıkmak istemediği için onlarla birlikte gitmemişti. "Fufufu. Lux ağabey, nedense bebeğimiz yumurtadan çıkacakmış gibi hissediyorum," dedi Iris, yumurtayı kuluçka makinesine yerleştirirken. "Ee, ne istersin? Erkek mi, kız mı?" "Hmm, ikisi de olur," diye cevapladı Lux. "Sadece sağlıklı olsunlar." Iris'i uzun zamandır görmediği için, Lux onun nasıl bir kız olduğunu tamamen unutmuştu. Yanındaki genç güzellik tam bir brocon'du. Ancak Iris sıradan bir brocon değildi. Kardeşiyle evlenmeyi planlayan bir brocon'du. Iris başını sallayarak gülümsedi. "Evet. Önemli olan bu. Merak etme, bebeğimizi sağlıklı bir şekilde doğuracağım." Lux, Iris'le uzun yıllar geçirdikten sonra onun konuşma tarzına alışmıştı, bu yüzden sessiz kalmaya ve az önce söylediğini duymamış gibi davranmaya karar verdi. Iris, elleriyle canavar yumurtasının yüzeyine runik oymalar yaparken bir büyü mırıldandı. Genellikle canavar yetiştiricileri, canavarın doğumuna yardımcı olmak için kendi yaşam güçlerinin yanı sıra sihirli güçlerinin bir kısmını da enjekte etme yeteneğine sahipti. Bu, canavarın güvenli bir şekilde doğmasını sağlar ve bazen Diablo ve Ishtar gibi İsimli Yaratıklar gibi, kendi türünden canavarları diğerlerinden ayıran nadir bir yetenek veya beceri uyandırır. İlahisini bitirdikten sonra yumurta parlamaya başladı ve yüzeyinde küçük bir çatlak belirdi. Kısa sürede çatlaklar yayıldı ve tüm yumurtayı kapladı. Lux, yumurtadan doğacak canavarı düşünerek nefesini tutarak ona baktı. "Iris'i tanıyorsam, bu kesinlikle mistik bir canavar olacak. Bir ejderha olabilir mi? Ya da bir anka kuşu? Dur. O ikisi zaten var, o zaman kadrosunda eksik olan şey ne olabilir? Aklıma gelen tek şey bir Qilin..." Lux bu düşünceyi bir kenara attı çünkü yumurta sonunda çatladı ve içindeki canavar ortaya çıktı. "Ağabey Lux, bebeğimiz sonunda doğdu!" Iris mutlu bir şekilde canavarı kucağına aldı ve ona bir öpücük verdi. "Çok tatlı, değil mi? Şey, bundan sonra adın Eiko olacak." Yeni doğan canavar Eiko, Iris'in sağ yanağına vücudunu bastırarak, ona verdiği öpücüğü geri veriyormuş gibi yaptı. Lux ise Iris'in elindeki canavara şaşkın bir ifadeyle baktı. Iris'in yardımını aldıktan sonra mistik ya da efsanevi bir Alfa Canavar elde edeceğini umuyordu, ancak yumurtadan çıkan canavar çok sıradan bir canavardı, bu da Lux'un Iris'in kendi canavar arkadaşlarını yumurtadan çıkarmak için tüm şansını kullanıp kullanmadığını sorgulamasına neden oldu. "Lux ağabey, çok sevimli değil mi?" Iris, bebek canavarı Lux'a göstererek sordu. "E-Evet," diye cevapladı Lux. "O kadar... sallantılı görünüyor." Iris, bebek canavara bir kez daha öpücük kondurduktan sonra onu Lux'un ellerine verirken kıkırdadı. Yarı Elf, Eiko'ya baktı ve Eiko da ona baktı. Bu onların ilk karşılaşmasıydı ve aynı zamanda Eiko'nun Lux ile birlikte mucizelerin ve dileklerin gerçeğe dönüşebildiği dünyayı keşfetme yolculuğunun başlangıcıydı.