Bölüm 964 : Talihsiz Aşıklar

[Uyarı: Tatlı ve samimi sahneler içerir.] İkisi tutkuyla öpüştüler, samimiyetlerinin yoğunluğu her geçen saniye artıyordu. Baraj kapakları tamamen açılmıştı ve ikisinin birbirlerine karşı hissettikleri duyguların şiddetli seli, milyonlarca canavardan oluşan bir canavar dalgası gibi azgın bir şekilde ortalığı kasıp kavurdu. İkisinden hangisinin diğerini daha çok istediğini bilmek imkansızdı. Aina, anahtarı açılmış gibi, tereddüt etmeden ellerini kullanarak Lux'un üst giysilerini çıkardı. Niyeti belliydi ve çok uzun zamandır bastırdığı duygularını kimse durduramazdı. Lux da aynı şeyi hissediyordu, ama Aina onu öpmeyi bırakıp aşağıya inerek boynunu ısırmaya başladığında, biraz aklını başına topladı. Güzel cücenin ona durmasını söylese bile durmayacağını bilen yarı elf, kollarını onun vücuduna doladı ve yerden havalandı. Aina kollarında debelenirken, Ruh Kitabı'nı çağırdı ve harita özelliğini açtı. "Biraz uslu dur," dedi Lux, alnına öpücük kondurmadan önce. "Sadece bir dakika sürecek." Aina bir an durakladı ve Lux'a sarıldı, kokusunu içine çekerek ona sıkıca sarıldı. İntikam Meleği formunda ondan daha güçlüydü. Eğer gerçekten mücadele etseydi, onun kollarından kolayca kurtulabilirdi. Yine de, sevdiği kişiyi incitebileceğini bildiği için bunu yapmazdı. Aradığını bulduktan sonra Lux, olabildiğince hızlı bir şekilde o yere uçtu. Aina'yı durdurmazsa, o anda onunla sevişeceğini biliyordu, ama bunu nasıl yapabilirdi? Ya ikisi işin ortasında birileri onlara rastlarsa? Bu, sevişmelerini durdurmaz mıydı? Aina o kişiyi öldürmezse, Lux kesinlikle öldürecekti. Gereksiz kazalar çıkmaması için, ikisinin kimse tarafından rahatsız edilmeyeceği bir yer aramaya karar verdi. Yarı Elf, kolları hala güzel Cücenin beline dolanmış halde, yerin derinliklerine uzanan bir mağaranın içine uçtu. Mağaranın derinliklerine doğru ilerlediler ve sonunda bir mağaraya vardılar. Orada parlayan kristallerle aydınlatılmış küçük bir nehir vardı. Lux yere iner inmez, depolama yüzüğünden bir yatak çağırdı. Ancak, daha hiçbir şey yapamadan, kollarındaki güzellik sonunda sınırına ulaştı. Aina'nın elleri Lux'un pantolonunu yakaladı ve yırttı. Bu sefer onu düzgünce soymaya bile zahmet etmedi ve aklına gelen en hızlı yöntemi kullandı. Sonra valkyrie zırhını geri çağırdı ve çıplak vücudunu ona sergiledi. Kanatlarını açarak Lux'u yatağa sabitledi ve ona sevgi ve şefkatle bakan gözlerine baktı. "Güzel," dedi Lux, sırtında dalgalı kanatları ile Aina'ya bakarken. Kanatları, loş ortamı daha da aydınlatıyordu. Yüzünü avuçlayıp dudaklarına öptü. Ardından elleri sırtını okşamaya başladı, aşağı doğru kayarak pürüzsüzlüğünün tadını çıkardı. Ellerini sonunda durdurdu ve sırtına koydu. Hafifçe sıktı ve Aina'nın vücudu titredi. Yarı Elf hızlı bir hareketle pozisyonlarını değiştirdi. Bu kez üstte olan oydu, yüzü kızarmış ve gözleri şaşkınlık içindeki güzel Cüce ise ona özlemle bakıyordu. Lux'un gözleri birkaç saniye boyunca kızın yüzüne yapıştı, sonra vücudunun geri kalanına kaydı. Göğüsleri çok büyük değildi, ama Lux'un nefesini kesen ölümcül bir çekiciliği vardı. Karnının hatlarını hayranlıkla izledi, eliyle okşayarak, küçük vücudunun içinde saklı olan tutku ateşini alevlendirdi. Sevimli göbek deliğini hafifçe dürttükten sonra, belinin baştan çıkarıcı kıvrımlarını okşadı. Bakışları aşağıya doğru kaydı, ince bacaklarına doğru ilerlerken o yeri izledi ve sonunda küçük ayaklarını yüzüne doğru kaldırdı. Şehvetle dolu bakışlarla, ayak tabanlarını öperken gözlerinin içine baktı. Şu anki haliyle, vücuduna yapışan kir gibi tüm safsızlıklar doğal olarak yok oldu. O küçük hareketten sonra, Yarı Elf ayaklarını indirdi ve bir kez daha dudaklarını öpmek için yaklaştı. O çok güzeldi. Mükemmeldi. Ve ona aitti. Aina, Lux'un öpücüklerine kendini kaptırmadı ve bir kez daha kontrolü ele geçirdi, yarı elf'i yatağa sabitleyip ona gülümseyerek baktı. Açıkça, o liderliği ele almak istiyordu, ama Lux da bunu istiyordu. Bu yüzden ikisi, birbirlerinin vücutlarını ele geçirmeye çalışırken yatakta yuvarlandılar. İkisi de birbirini arzuluyordu, ama ikisi de geri adım atmak istemiyordu. Sonunda galip gelen Lux oldu. Kısa bir an için Aina nefes nefese kaldı ve kollarında gergin bir şekilde yattı. Lux onun bekaretini almak üzereyken, Aina direnmedi ve hatta kollarını onun sırtına dolayarak, onu kadını olarak sahiplenmesini ve kendine ait olduğunu işaretlemesini teşvik etti. Yavaş yavaş, onu içine aldı. Lux, onunla bir olmak ne kadar tatlı ve samimi bir his olduğunu bilemediğinden, gülmeli mi ağlamalı mı bilemedi. Sanki ikisi de bu an için yeniden doğmuş gibi hissediyordu — birbirlerini tutuyor, seviyor ve birbirlerinin sıcaklığını hissediyorlardı. Bir oldukları an. Aina, geçmiş hayatında yaşadığı tüm üzüntü ve acının, kırık ayna parçaları gibi altında kaldığını hissetti. Lux'un ağırlığını üzerinde hissedebiliyordu. Her itişte, vücudunun ve kalbinin ona açıldığını hissediyordu, sevgilinin onu hiç mümkün olmadığını düşündüğü şekillere sokmasına izin veriyordu. Baştan çıkarıcı dudaklarından çıkan yumuşak inlemeler ve hıçkırıkların, yarı elf'in ona duyduğu şehvet ve aşkın alevlerini şiddetle körüklediğini, onun hareketlerini daha sert hale getirdiğini ve bunun da onun şehvetli çığlıklarını daha yüksek hale getirdiğini fark etmiyordu. Sanki sonun yaklaştığını biliyormuşçasına, Aina'nın bacakları Lux'un beline dolandı, onu yerinde sabitlerken kaçınılmaz sona hazırlanıyordu. Geri çekilmeye niyeti olmayan Lux, onun küçük vücuduna yapışarak inledi ve tohumlarını onun derinlerine fışkırttı. İkisi nefes nefese kalmış, vücutları hala birbirine yapışık haldeyken, ellerini hareket ettirip birbirine doladılar. Lux ve Aina birkaç saniye birbirlerine baktıktan sonra, tatlı ve tutkulu bir öpücük daha paylaştılar. Ayrıldıklarında, Yarı Elf, Aina'nın gözlerinden düşen gözyaşlarını sildi. "Seni seviyorum, Aina," dedi Lux yumuşak bir sesle ve alnına öptü. "Ben de seni seviyorum, Lux," diye cevapladı Aina, onun yanağına öpücük kondurarak. İkisi de aralarındaki hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağından emindi. Ama bununla bir sorunları yoktu. Birkaç dakika sonra, Lux Aina'yla ikinci kez sevişirken, Aina'nın yumuşak iç çekişleri mağaranın içinde yankılandı ve Lux'un sevgisi Aina'nın kalbini ve rahmini doldurdu.