Bölüm 8 : Avcının Sırıtışı.

Zaman geçti ve akşam oldu, Nux, viskontun ofisinden dönme zamanının geldiğini fark etti. Tam olarak ne zaman döneceğini bilmiyordu ama yapacak başka bir şeyi olmadığı için ayağa kalktı ve viskontun odasına doğru yürüdü. Biraz araştırma yapmış ve viskontun kocasının öldüğünü, tek oğlunun Kraliyet Akademisi'nde yaşadığını ve nadiren eve geldiğini öğrenmişti. Evet, önündeki yol açıktı. İçinden kıkırdayarak, viskontun odasının önüne geldi ve onun henüz dönmediğini fark edince, odanın önüne oturup onu beklemeye karar verdi. ... "Nux? Burada ne yapıyorsun?" Vikont, iki hizmetçiyle birlikte çok geçmeden geri döndü. Nux'u odasının önünde otururken görünce yüzünde şaşkın bir ifade belirdi ve ona soru sordu. "H-Hiçbir şey hanımefendi, s-sadece uzun süre çalıştıktan sonra yorgun olacağınızı düşündüm, bu yüzden buraya gelip size yardımcı olabileceğim bir şey var mı diye bakmaya karar verdim..." Nux cevap verirken kekeledi, tabii ki utançla ve hafif bir kızarıklıkla bakışlarını indirmadan önce kadının yüzüne bakmayı unutmadı. Cevabından memnun olmuş gibi görünen Viscount gülümsedi ve "Oh? Ne konuda yardımcı olabilirim?" diye sordu. "S-sizin omuzlarınızı m-masaj yapabilirim... bu sizi r-rahatlatır..." Nux, bakışlarını yere indirerek cevap verdi. Viscount, bu çocuğu kızdırmak için içinden gelen yoğun bir dürtüyle kıkırdadı. Büyüleyici bir gülümsemeyle Nux'a doğru yürüdü, yüzü Nux'un yüzünden yarım parmak uzaklıkta durarak sordu. "Neden başını eğiyorsun? Sana bakamayacak kadar çirkin miyim?" "Hayır! Sen çok güzelsin! AHH! Yani, hayır, öyle değil, hayır, sen güzelsin ama ama um mmm" Nux başını kaldırıp yüzünün kendisininkine çok yakın olduğunu fark edince paniğe kapıldı, geri çekilmeye çalıştı ama kayıp yere düştü, bir açıklama bulamayınca bakışlarını yere dikmeye karar verdi. Bunu gören, sadece Viscount değil, onu takip eden iki hizmetçi de kıkırdadı. Viscount, Nux'un önüne çömelerek gülümsedi ve sordu. "Bana güzel olmadığımı mı söylüyorsun?" "H-Hayır." "O zaman güzel olduğumu mu düşünüyorsun?" "Evet" Viscount gülümsemesi genişledi ve sordu "Bana asılıyor musun?" "H-Hayır! Öyle demek istemedim! Ben-ben-" "Hahaha!" Viscount, onun telaşlı yüz ifadesini görünce yüksek sesle güldü, sonra dikkatini çekmek için parmağını onun alnına dokundurdu ve cevap verdi. "Tamam, bu kadar telaşlanmana gerek yok, sadece dalga geçiyordum. Bana masaj yapmaya gelince, ne bekliyorsun? Beni takip et." Bunu söyleyerek, viskont ayağa kalktı ve yüzünde çok memnun bir ifadeyle odasına girdi, Nux de itaatkar bir şekilde onu odasına kadar takip etti. Tabii ki, kimse onun yüzündeki o küçük, fark edilmez gülümsemeyi fark etmedi. Bir avcının sırıtışı.