Bölüm 836 : Neden adınızı Korkaklar Klanı olarak değiştirmiyorsunuz?

"Daha da iyi bir önerim var. ExceedoGenesis ve Destiny, Bir Klan Ölüm Maçı." Vindan önerdi. "Bu kuralları kabul etmiyorum." Ancak Nux, hızla başını salladı. Vindan, Nux'a bakarak alaycı bir şekilde sordu "Ne? Gerçek bir savaştan korkuyor musun?" "Mhm, neden başka bir Bilge seçip onunla savaşmaya göndermiyorsun? Kader Bilgeleri'nin bir İmparator'a karşı kaybetmeyecek kadar güçlü olduklarından eminim, değil mi?" Nux gülümsedi. Söz düellolarında, ne zaman kaybetmişti ki? Vindan, Nux'un cevabını duyunca ağzı seğirdi. "Ha? Ne zamandan beri teke tek savaş gerçek gücün göstergesi oldu? Gerçek savaşlar grup halinde yapılır, evlat." Vindan konuştu. "Ah, öyle mi? Yani bana gerçek savaşın 13 kişinin 500'den fazla kişiyle savaşması olduğunu mu söylüyorsun? Hmmm, gerçekten de son derece gerçek bir savaş gibi geliyor." Nux başını salladı. "Hiç üye bulamamış olman benim suçum mu?" "Ne? Klanının Bilge'si o kadar ağır bir yenilgiye uğradı ki, klanın alay konusu oldu ve şimdi klanın hayatta kalabilmesi için yeni bir klana meydan okumak zorunda kalması benim suçum mu?" Nux güldü. "Bunu bilmeyeceğimizi mi sandın? Graner'ın yenilgisi nedeniyle itibarın, işlerini etkileyecek kadar düştü. Aldığınız görevlerin sayısı azalıyor, insanlar sizin desteklediğiniz dükkanlardan uzak duruyor ve hatta diğer iş ortaklarınız bile şimdilik sizden uzak durmaya çalışıyor. Bu durum devam ederse, geliriniz de kesinlikle büyük bir darbe alacak. Klanınızı artık sürdüremeyeceğiniz bir noktaya düşmesi şaşırtıcı olmaz. Öte yandan, azalan nüfuzunu bizi bastırmak ve bizi dünyanın geri kalanından koparmak için kullansan bile, endişelenecek bir şeyimiz yok. En kötü ne olabilir ki? Klanımız büyümeyecek, değil mi? Ama bu, personelimizin büyümesinin duracağı anlamına gelmez. Hiçbir şey kaybetmeden yetiştirmeye devam edebiliriz ve klanınız ortadan kalktığında, yeniden ayağa kalkabiliriz. Bunda bir sorun görmüyorum." Nux gülümsedi. Vindan, Nux'a bir bakış attı ve gözlerini kısarak baktı. Bu çocuk... Düşündüğünden daha iyiydi. 1 gün içinde bu kadar bilgi toplamak... Elbette, durum onun anlattığı kadar kötü değildi, klanının onu sürdürmekte zorlanacağı bir noktaya itilmesi mümkün değildi. Ancak, elde ettiği gelir kesinlikle düşecek ve bu da onların daha fazla büyüme planlarını durduracaktı, ki bu Vindan'ın izin veremeyeceği bir şeydi. Bu konuyu bir an önce halletmesi gerekiyordu. Bu sadece gelir meselesi değildi, onun ve klanının itibarı da söz konusuydu. "O zaman ne istiyorsun? Ve şimdiden açıkça söyleyeyim, teke tek dövüşü kabul etmeyeceğim." "Oh, güven bana, ben de teke tek bir dövüş önermeyeceğim." Nux gülümsedi. "500 kişi çok fazla, bu kadar çok kişiyi öldürmek istemiyorum. ExceedoGenesis gücü teşvik eder, ancak bu, gereksiz cinayetleri teşvik ettiğimiz anlamına gelmez. Birkaç aptal insan yüzünden 500'den fazla kişiyi öldürmek, klanımızın yapacağı bir şey değil. Yüz. En iyi 100 üyenizi seçin, Biz 13 kişi tarafımızdan geleceğiz, 100'e karşı 13, Destiny'ye karşı ExceedoGenesis, grup ölüm savaşı. Tarihi kendiniz belirleyin, Tek bir şartım var." "Ne şartı?" "Atalar Düzeni dışında hiçbir tanık olmayacak ve bu savaşta olan her şey mutlak bir sır olarak saklanacak." Nux cevapladı. "Utanmaktan bu kadar mı korkuyorsun?" Miliana, Nux'un şartlarını duyunca yüksek sesle güldü. Nux kızıl saçlı kadına bir bakış attı ve cevap verdi "Bu savaşın sonucu senin düşündüğün gibi olacaksa, gerçekten hepimizin utanç duyacağını mı düşünüyorsun?" "Doğru, ölüler utanç duymazlar." Miliana yüksek sesle güldü. Ancak, şaşırtıcı bir şekilde, Nux da onunla birlikte güldü. "Bu doğru." Sonra Nux aniden gülmeyi bıraktı, Vindan'ın gözlerine baktı ve "Öyleyse benim bu aptalca şartımı kabul et, Meydan Okuma'nın tarihini açıkla ve bu tartışmayı burada bitirelim." "…" Vindan sessiz kaldı. "Ne düşünüyorsun, şartı kabul et gitsin." Miliana heyecanlı bir ifadeyle ısrar etti. Ancak Vindan gözlerini kısarak "Benim başka bir şartım var." dedi. "Vay canına, sizler gerçekten de ilginç insanlarsınız, değil mi? Zaten önünüzde 100'e karşı 13 var, ama yine de daha fazlasını istiyorsunuz. Şimdi, klanınızın 16 yüzyıl sonra neden bu kadar ilerleyebildiğini anlayabiliyorum. Neden adınızı "Korkakların Klanı" olarak değiştirmiyorsunuz? Güvende hissetmek istemenizi anlıyorum, ama ne oluyor yahu? Neden imparator olarak klanınızın 5 Büyük Bilgesiyle savaşmamı istediğinizi söylemiyorsunuz? Hayır, daha da iyisi, klanımızı temsil edecek rastgele bir ölümlü seçin ve onunla savaşın, eminim siz de bunu kabul edersiniz." Nux yüksek sesle güldü. "Pfft." Ve bu sefer, tek başına gülmedi. Tezgahın arkasında oturan Elf resepsiyonist Brielle de yüksek sesle güldü. "Özür dilerim." Tabii ki, hemen kendini kontrol etti ve özür diledi. Vindan'ın ona dik dik bakmasından korktuğu için değil, kendisi yüksek seviyeli bir klan olan Infinity'nin bir üyesi olduğu için orta seviyeli bir klan liderinden korkması için hiçbir neden yoktu. Sadece davranışının profesyonelce olmadığını düşündüğü için özür diledi. Vindan, ona karşı çıkamayacağını çok iyi bildiği için Nux'a dönerek şartını söyledi. "Büyük Bilge'den daha yüksek seviyeli hiçbir Kültivatör savaşa katılamaz. Son anda, klanınızın bir üyesi olduğunu söyleyerek daha güçlü bir uygulayıcıyı davet etmenizi istemiyorum." Vindan konuştu. Nux, Vindan'ın gözlerine bakarak gülümsedi. "Demek o kadar korkuyorsun, ha?" "Kabul ediyor musun, etmiyor musun?" Vindan saçmalıklara hazır değildi. İmparator Seviyesi Kültivatörün klanında Büyük Bilge Kültivatör vardı. Aiden haklıydı, bu klan o kadar basit değildi, hiçbir şeyin ters gitmemesini sağlamalıydı. "Tamam, kabul ediyorum. Melia ve siz beşiniz dışında başka Büyük Bilge veya daha yüksek seviyeli Kültivatör eklenmeyecek, tamam mı?" Nux kabul eder etmez, Vindan'ın yüzünde geniş bir gülümseme belirdi ve şöyle dedi "O zaman 7 gün sonra Savaş Salonunda buluşalım." "Bu savaşı mümkün olduğunca çok duyur, tamam mı? Kimse izleyemeyecek olsa da, klanımın itibarını yükseltmek için bazı söylentilere ihtiyacım var. Bunu sana bırakıyorum, tamam mı?"