Bölüm 851 : Güzel Saldırı, Ama Kime Saldırıyorsun?

"AAaaaaGgghhhhHHhh!!" Thyra kolunu kestiğinde İmparator Seviyesi Kültivatör acı içinde bağırdı. "Uggghhh!!" Aisha, Nux'a soru dolu bir bakış atarak üzerine bastığında, Bilge Aşama Mana Kültivatörü acı içinde inledi. "AAAAaggGGhhhh!" Astaria sağ bacağını kestiğinde başka bir Bilge acı içinde çığlık attı. "Agggghhh!!!" "Ugghh!!!" "Khhwaaawkkk!!" Diğerleri de güvende değildi, Nux'un kadınları acımasızdı. Her yere dağılmışlardı ve Nux'un çağırdığı Klonlarla güçlerini birleştirerek Kader'in üyelerini yok ediyorlardı. Savaş alanını gözlemleyen Vindan sonunda bir şeyin farkına vardı... Başlangıçta 100 olan üye sayısından sadece 15-16'sı hayatta kalmıştı... ve bunların arasında bile, birkaçı uzuvlarını kaybetmiş, geri kalanlar ise bu acımasız kadınlara karşı savaşmakta zorlanıyordu. Diğerleri ise... Hepsi ölmüştü... Savaş alanı, Destiny Klanı üyelerinin yanmış cesetleriyle doluydu... Kan nehir gibi akıyordu. Savaş alanının genel sıcaklığı korkutucu bir seviyeye yükseldi. Destiny üyeleri geri püskürtüldü… Hayır, geri püskürtülmekten ziyade... avlanıyorlardı demek daha doğru olurdu... Bu canavarca kadınlar ve Klonlar... Onlarla savaşan Destiny üyeleri sayıca ve güç olarak üstünlükleri yoktu. Başlangıçta 13'e 100 olan savaş, 26'ya 17'ye dönüştü, bu sefer Destiny sayıca üstündü. Ve tüm bunlardan sorumlu olan adam, Succubus'un İllüzyonu nedeniyle baygın düşen İmparator'un kafasına rahatça basıyor ve siyah kırmızı saçlı kadını öpüyordu. Vindan öfkeyle yumruklarını sıktı. Miliana ve Xavien onun arkasında belirdi. Nux'a karşı yeni bir savaşa hazırdılar. Miliana, Nux'un durduğu yere bir patlama daha yapmaya hazırlanıyordu. Onu hayatta bırakmaya niyeti yoktu. "Dur." Ancak Vindan'ın başka bir planı vardı. "Ona saldırmanın bir anlamı yok." "Ne demek istiyorsun?" Miliana gözlerini kısarak baktı. "İnkar etmeye çalışma Miliana. Onun çok hızlı olduğunu zaten biliyorsun, o absürt hızına karşı savaşamayız. O kadınları hedef al. Onları önemsiyor gibi görünüyordu. Bunu yaparsak kaçacağını sanmıyorum. Onu bizimle yüz yüze getireceğiz. Şimdi dağılın!" Vindan, Evane'ye doğru koşarken emrini verdi. Miliana bunu kabul etmek istemiyordu, ancak Vindan'ın planını duyduktan sonra yüzünde vahşi bir gülümseme belirdi. Bu piç kurusu ona yakın olan insanları öldürmeye cüret etti, o da aynısını yapacaktı. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle, o sinir bozucu Kara Sis ile oynayan siyah saçlı kaltağın peşine düşmeye karar verdi. Xavien, Edda'yı hedefi olarak seçti ve ona doğru koştu. "Hahaha~ Ne kadar tatlılar!" Nux ve Ember'in yanına gelen Allura yorum yaptı. "İlk önce hangisinin peşine düşeceksin?" Nux'un sıcak kucaklamasından sonunda ayrılmaya karar veren Ember, sordu. "Tabii ki, toprağı kullananı." Nux gülümsedi, sonra Harem'in Kapısı'nı etkinleştirip ortadan kayboldu. Amaya'nın herkese dağılmalarını söylemesinin nedeni buydu. Harem'in Kapısı'nın sınırlarını test ettikten sonra, o ve Ember, kadınların Nux'un savaş alanının hemen hemen her yerine ışınlanmasına izin verecek şekilde durmalarına dayanan bir strateji geliştirdiler. "Bu sefer kaçabileceğini sanmıyorum, Toprak Adam." Nux, Xavien'in arkasında belirirken böyle dedi. "!!!" Xavien'in gözleri dehşetle büyüdü, ancak bu sefer Nux daha hızlıydı. *Kes* Kılıcı hareket etti ve "AAAaGgGGgGHHHH!!!!" Xavien'in sol kolu kesildi. Ve bu kadar da değildi, Nux onu tekmeledi, sonra onun önüne çıktı ve, *Çat* "AAaAaAGGgghHHHHH!!!!" Her iki dizini de kırdı. "Xavien!" Vindan ve Miliana bağırdı. "Başkanım, başkalarını düşünmeye vaktiniz var mı?" Nux sordu. Vindan hızla geri atladı ve bir rüzgar büyüsü yaptı, ancak Nux yine onun arkasına ışınlandı, saldırıyı tamamen atlattı ve Vindan'ın sırtına tekme attı. O, bir İmparator, Büyük Bilgelerle sanki onlar böcekmiş gibi oynuyordu. "WindStrom" Vindan başka bir büyü yaptı. Amacı açıktı, Nux'un görüşünü engellemek ve bazı fırsatlar yaratmak istiyordu. Dürüst olmak gerekirse, artık fark etmişti ki, Nux'a karşı tek yol geniş menzilli saldırılardı. Tabii ki, Nux basitçe teleportla uzaklaştı. Büyük Bilge ile doğrudan yüzleşmenin bir anlamı yoktu. Ancak bu sefer gülümseyen Vindan'dı. Evane'yi işaret etti, düzinelerce Rüzgar Bıçağı belirdi ve Evane'ye doğru koştu. Evane'nin ifadesi değişti. Nux onun önüne çıktı ve Rüzgar Bıçaklarından korunmak için Karanlık Ametist Duvar'ı çağırdı. "Biliyordum." Vindan içinden gülümsedi. Sonra "Ölüm Mızrakları." En güçlü büyüsünü tekrar yaptı. Nux bu kadınlarla birlikte teleport olamazdı ve onları önemsediği için tek başına kaçamazdı da, bu saldırıyı doğrudan karşılamak zorunda kaldı. *BOOM* *BOOM* *BOOM* Nux, mızrakları engellemek için bir dizi Karanlık Ametist Duvar oluşturdu, ancak sonuçta bu, Büyük Bilge'nin en güçlü büyüsüydü ve Ametist Duvarlar dayanamadı ve mızraklarla çarpıştıkları anda yok oldular. "HAHAHA!! SONUNDA SENİ YAKALADIM, SENİ BÖCEK!!" Vindan, ellerinin önünde başka bir Büyü Çemberi belirirken yüksek sesle güldü. Aynı büyüyü tekrar yapıp, avantajlı olduğu bu anda işi bitirmeyi planlıyordu. "Hmmm. Büyüne çok fazla Mana koymuyor musun? Biraz israf gibi geliyor." "Ha? İsraf mı? Tabii ki hayır, sen ne kadar mana koyarsan..." Vindan cevap verdi ama sonra donakaldı. "Ama... kime saldırıyorsun sen...? Büyünü mu çalışıyorsun? Bunun için doğru zaman olduğundan emin misin?" Nux, yüzünde şaşkın bir ifadeyle sordu. Sonra aniden, Nux'un hemen yanında beyaz bir portal belirdi ve güzel siyah saçlı bir kız dışarı çıktı. "Görünüşe göre sadece senin savaş alanında teleport yapabileceğine inanıyor. Bu yüzden, orada Evane'yi koruyan sana saldırdığını düşünüyor olmalı." Amaya analiz etti. "Ah, doğru," Nux anlayışla başını salladı. "Bu sevimli bir varsayım." Nux tekrar başını salladı, ama sonra kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çattı. "Ama bu kadar rahat olabileceğinden emin misin?" Vindan'a bakarak sordu. "N-Neden bahsediyorsun?" "4 dakika 30 saniye geçti, biliyorsun. Artefaktın sadece 5 dakika dayanabileceğini söylememiş miydin? Sadece 30 saniye kaldı. Ondan sonra," Nux, Vindan'ın gözlerine baktı ve gülümsemesi şeytani bir hal aldı. "Melia, kültivasyonunu geri kazanacak."