Bölüm 217 : Ayrılış

Ladro Enstitüsü, Ibish köyündeki olayı halktan gizledi. Bu, krallığa çeşitli sorunlar getirecekti. Enstitünün Ölümcül Günahlar ile savaşıp halkını öldürmesi zaten büyük bir olaydı. Krallığın vatandaşları, Ölümcül Günahlar'ın krallıklarına saldıracağı düşüncesiyle huzursuz olacaktı. Ölümcül Günahlar'ın büyük bir krallığa saldırması yeni bir şey değildi. Felaket getirenlerin büyük krallıklarda veya ülkelerde yıkıma neden olduğu vakalar vardı. Bu, vatandaşların hem gergin hem de korkmuş hissetmelerinin sebebiydi. Krallıklarına böyle insanlar saldırırken kimse hayatlarını garanti edemezdi. "Böyle bir haberi kamuoyuna kim yaydı acaba...?" Souta haberleri okumaya devam etti ama kan taşı ile ilgili hiçbir şey bulamadı. Bu haberi yayınlayanlar, kan taşını kamuoyuna duyurmaktan korkuyor gibi görünüyordu. Elbette, böyle bir haberi yayınlamaktan endişe duyuyorlardı. Ölümcül Günahlar'ın hedefinin bu krallık olduğunu öğrenirlerse vatandaşlar paniğe kapılacaktı. Sonra, Ibish köyündeki olayla ilgili haber geldi. Souta'nın iki canavar iksiri içtikten sonra Ölümcül Günahlar'dan iki kişiyle tek başına savaştığı yazıyordu. Haberde, tüm bölgedeki kayıplar ve hasarlar da yer alıyordu. Koruma muhafızlarının ölümü ve Ibish köyünün yıkılması. Haber, Souta'nın yaptıklarına aldırış etmezcesine yazılmıştı. Ancak Souta, kendisiyle ilgili bu tür ayrıntıların kamuoyuna açıklanmasından rahatsızdı. İki hafta sonra uyandığının kamuoyuna açıklanması onu rahatsız ediyordu. Hebrei krallığının kralı onu kraliyet başkentine çağırsa bile şaşırmayacaktı. Vücudu değerli bir araştırma malzemesi haline gelmişti. En iyi feram hakkında araştırma yapanların dikkatinin şu anda üzerinde olduğundan emindi. İki canavar iksiri içtikten sonra nasıl hayatta kalabildiğini ve bu kadar çabuk iyileşebildiğini öğrenmek için can atıyor olmalılar. Souta bir sonraki sayfaya baktı ve Gregory ile olan dövüşü hakkında küçük bir makale gördü. Fersch dükalığında olanlar da yazıyordu. Burun köprüsünü sıkıştırdı ve iç geçirdi. "Bunu yazan kişi, tüm krallığın dikkatini bana çekmeye çalışıyor. Tabii ki bu hemen işe yaramayacaktır ama gelecekte..." Hoşnutsuzlukla kaşlarını çattı. "Bir süre ortalıkta görünmesen daha iyi olmaz mı?" Jimmy ona önerdi. "Hayır, onları umursamadan devam edeceğim." Souta başını salladı. Birkaç haber yüzünden planını değiştirmeyecekti. "Ama bu..." Jimmy cümlesini bitiremedi, Souta onu kesmişti. "Onların avucunda dans mı ediyorum? Şey, bunu merak ediyorum." Souta çenesini ovuşturarak mırıldandı. Eğer Ebedi Işık Ormanı'na girerse, bunu yazan kişi muhtemelen onun hakkında başka bir makale yazacaktı. Bu böyle devam ederse, tüm krallığın vatandaşlarının dikkatini üzerine çekecekti. O kişinin amacının ne olduğunu bilmiyordu ama tüm krallığın dikkatini çektiğinde bunun ortaya çıkacağından emindi. Eğer o kişi oynamak istiyorsa, Souta tereddüt etmeden onunla oynayacaktı. Hatta, o kişinin işini kolaylaştıracaktı. Ebedi Işık Ormanı'ndaki tüm düşük seviyeli zindanları temizleyecekti. Oyundaki bilgisi sayesinde zindanların yerlerini biliyordu. Mevcut gücüyle bunları temizlemesi mümkündü. Souta, bir şekilde tüm krallığın dikkatini çekerse, onun için ne gibi bir planları olduğunu bilmek istiyordu. Ama şu anda sorun bu değil. Souta, Ladro Enstitüsü'nün bu sorunu onun için nasıl çözeceğini merak ediyordu. Ona yardım edecekler mi, yoksa bu olay hakkında sessiz kalacaklar mı? Souta ile ilgilenen kişileri engelleyecekler mi? Yoksa Enstitü, iki canavar iksiri içtikten sonra nasıl iyileştiğini araştırmaya başlayacak mı? "Bu kötü," dedi Jimmy iç çekerek. "Evet, ama bunu düşünme." Souta başını salladı ve Jimmy'ye dedi. Sonra gazetedeki haberlerin geri kalanını okudu. Diğer haberler Mekanik Ülke hakkındaydı. Mekanik Ülke, çevresindeki küçük ülkeleri ve krallıkları yok etmişti. Kıtanın batı kesiminde en dominant ülke Mekanik Ülke'ydi. Haber, etrafındaki üç büyük ülkenin güçlerini birleştirerek Mekanik Ülkesinin ezici ordusunu geri püskürttüğünü anlatıyordu. Sy, Rhine, Distrok ve Mekanik ülkeleri, Boundary Woods adlı bir ormanla birbirinden ayrılıyordu. Souta, bunun Mekanik Ülkesinin yükselişinin başlangıcı olduğunu biliyordu. Kimse onun yükselişini durduramayacaktı. Gelecekte üç büyük ülke seviyesine ulaşacaktı. Sonra gazetedeki diğer haberlere baktı. Diğer haberler Zomus ülkesinin başbakanının ölümüne dairdi. Zomus ülkesi, Hebrei krallığının güneyinde yer alıyordu. Kıtanın doğu kesimindeki büyük ülkelerden biriydi. Geri kalan haberler diğer büyük ülkelerin durumuyla ilgiliydi. Bazı şehirlerde kaos vardı. Bu, yıkımın tüm kıtayı sarmasının başlangıç noktasıydı. Bu dünyada oyuncular olsaydı, bunu bir şekilde durdurabilir veya kayıpları azaltabilirlerdi. Tıpkı Fersch dükalığında olanlar gibi. Souta ve diğerleri üçüncü evrim zirvesindeki canavarı öldürmeseydi, canavar tüm dükalığı yok ederdi. Souta gözlerini kapattı ve bir süre sonra açtı. Derin bir nefes aldı ve gazeteyi Jimmy'ye geri verdi. Gelecekten endişeliydi ve buna engel olamıyordu. Diğer insanlar geleceği dört gözle bekliyordu ama o... Souta, tüm dünyayı yutacak yıkımdan korkuyordu. Hayatta kalmak için elinden gelen her şeyi yapması gerekiyordu. Souta arkasında duran altı kişiye baktı ve "Eşyalarınızı hazırlamak için beş dakikanız var. Şehrin kuzey kapısında buluşalım." dedi. Bundan sonra Souta veda etti ve Maceracılar Loncasına gitti. Ebedi İmparatorluk'a doğru bir görev almak istiyordu ama görev panosunda hiç yoktu. Hebrei krallığından çok uzak olduğu için bu anlaşılabilirdi. Neyse ki, Septiz ülkesine giden bir koruma görevi buldu. Bu görev, Ebedi Işık Ormanı'na varmadan önce Septiz ülkesinden geçecekleri için ona yeterliydi. Souta, şehrin kuzey kapısında partisinin üyeleriyle buluştu. "Yuko!" Cluster zıpladı ve Yuko'nun vücuduna sarıldı. Yuko'nun yumuşak kürküne yanaklarını sürttü. Souta onlara gülümseyerek baktıktan sonra başını Lumilia'ya çevirdi. Bryan, Yujin, Alice, Lynn ve Brando arabada eşyalarını topluyorlardı. "Nasıl gidiyor?" Lumilia'nın arkasındaki arabaya bir göz atmadan önce sordu. "Sorun yok, bu görevi halledebiliriz," diye yanıtladı Lumilia ve o da arkasındaki arabaya baktı. "Onları sana bırakıyorum. Bryan aptalca bir şey yapmasın." Souta ona dedi. "Anladım. Gözüm üzerinde olacak." Lumilia başını salladı. "Ayrıca Cluster'ı da koru." Souta, Yuko'ya sarılan Cluster'a bakmak için gözlerini yana çevirdi. "Biliyorum." Lumilia başını salladı. Souta söylemese bile, Cluster'ı başına gelebilecek her türlü tehlikeden koruyacaktı. "Herhangi bir sorun olursa gökyüzüne bir büyü yap. Arkandayım, bir şekilde yardım edebilirim." Souta ciddi bir ifadeyle konuştu. "Eğer başa çıkamayacağımız bir şeyle karşılaşırsak hemen yardımını isteriz," Lumilia acı bir ifadeyle cevap verdi. Ayaklarına baktı ve bunun olmaması için dua etti. Souta'nın başka bir canavar iksiri kullanmasını istemiyordu. Onu acı içinde yatarken görmek istemiyordu. Bu yüzden Souta'nın yokluğunda geçen iki hafta boyunca gücünü artırmaya çalışmıştı. Ayrıca, üçüncü evrim zirvesine ulaşan canavarı satarak kazandığı parayla kendine mor sınıf bir ekipman seti satın almıştı. Turuncu sınıf bir silah veya ekipman istiyordu ama uygun bağlantıları olmadan bulmak zordu. Bir süre sonra Lynn ve diğerleri Souta ve Lumilia'nın yanına yaklaştı. "Lumilia'dan bu göreve katılmayacağını duydum," dedi Brando, Souta'dan bizzat teyit etmek istediği için. "Evet, Lanny şirketinin üyeleriyle başka bir görevim var ama bu Eternal Empire'a gitmeyeceğim anlamına gelmez. Siz önce oraya gidin." Souta onlara açıkladı ve herkes onun sözlerini anladı. Sonra onlara bakarak ekledi, "Lumilia'nın sözlerini dinleyin. O size emir verecek, ona haber vermeden hiçbir şey yapmayın. Özellikle sen Bryan, sağda solda canavarlarla savaşıp durma." "Biliyorum. Biliyorum." Bryan ona cevap verdi. Alice ve Yujin Lumilia'ya baktılar. Souta'nın onu Dark Oculus'un diğer üyelerinden daha çok sevdiğini hissettiler. Souta onlara veda etti ve onlar ayrıldı. Birkaç dakika bekledikten sonra adamları geldi. Hızlıca işlerini hallettiler ve ayrıldılar. Lumilia da enstitüden izin istedi. Üç haftalık izin. Bu, Ebedi Işık Ormanı'ndaki işleri halletmek için yeterliydi. Souta, yolculuklarında geçirecekleri süreyi önceden hesaplamıştı. Souta her şeyi dikkatlice planlamış olsa da, keşif yolculuklarında önlerine çıkacak birçok beklenmedik faktör vardı.