Bölüm 624 : Fone Krallığı'nda Terör: Parti

Görüş alanında görevi inceleyen Souta, Kızıl Madde Derneği üyelerinin bu küçük krallığa sızdığından emindi. Bu çok doğal bir şeydi. Üçüncü Set'ten herkes bunu tahmin etmişti. Sadece düşüncelerini kanıtlayacak delilleri yoktu. Souta başını kaldırıp pencereye baktı. Bu küçük krallığın ötesinde Ayna Gölü uzanıyordu. Keşif erinin verdiği bilgiye göre, Kırmızı Madde Derneği'nin merkezi Ayna Gölü'nün altındaydı. Böyle bir örgütün çevredeki krallıklara dokunmaması imkansızdı. Çevredeki krallıkların zayıf olduğunu bildikleri için, yavaş yavaş içten kontrol altına alacaklardı. O da Kızıl Madde Derneği'nin lideri olsaydı aynısını yapardı. Souta parmaklarını birbirine kenetledi ve kollarını uzattı. "Biraz dinlenmeliyim. Vücudum oldukça gergin." Diğer odaya gitti ve Sekmet'in gitmiş olduğunu gördü. Ailesine kutlama hazırlıklarında yardım ediyor olmalıydı. Sekmet'in dönüşü, ailesini mutlu eden tek şey değildi. Kızları güçlü bir şekilde geri döndüğü için ailesi de mutlu olmalıydı. En üst S-sınıfı. Sekmet'in şu anki güç seviyesi buydu. S-sıralamasının zirvesi zaten elit bir uzmanlık seviyesiydi. Bu, özellikle Fone Krallığı gibi küçük bir ülke için önemliydi. Ayrıca gençti. Yirmili yaşlarının sonlarında bir hanımefendiydi ve Shackled Realm'e girme şansı vardı. Athen'in Şampiyonu'ndan aldığı kılavuzlar ve kaynaklar göz önüne alındığında, Sekmet'in Shackled Realm'e ulaşacağına şüphe yoktu. Bu, Germana'nın bu olayı kutlamak istemesinin sebebiydi. Sekmet'in geleceği ile övünmek istiyorlardı. Souta, partiyi hazırlayan hizmetkarları izleyerek malikanede dolaştı. Sekmet'in ailesi, büyük bir hazırlık yapabilmek için bu partiyi iki gün sonra kutlamak istiyordu, ancak Sekmet onları bugün kutlamaya zorladı. Nedeni basitti. Partiyi bugün kutlamak ve diğer soyluları davet etmek istiyordu, böylece diğer bölükler de soruşturma yapabilirdi. Onun dönüşüyle ilgili haberler çoktan soyluların kulağına ulaşmıştı. Sekmet'i görmek için daveti kabul edecekleri kesindi ve onun tutumunu anlıyorlardı. Ancak tüm bu siyasi konuşmalar onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu. O, Kızıl Madde Derneği'ni ortadan kaldırmak için buradaydı ve Fone Krallığı'nın siyasi durumu bununla kıyaslanamazdı. Bu yerin insanları onun Athen'in Şampiyonu'ndan bir savaşçı olduğunu bilselerdi, şoktan ağızları açık kalırdı. Statüsü yükselirdi. Birkaç dakika dolaştıktan sonra Souta, Sekmet'i buldu. "Sakme..." Sekmet arkasını döndü. Beyaz süslemeli kırmızı bir elbise giymişti. Uzun kırmızı saçları başının arkasında topuz yapılmıştı. Yanaklarının alt kısmındaki kırmızı pullar parıldıyordu. "Güzel. Beklediğimden daha iyisin." Souta çenesini ovuşturarak başını salladı. "..." Sekmet boş bir ifadeyle ona baktı. "Öhö, öhö, bir şey yok." Souta başını yana çevirdi. "Saat kaç olduğunu bilmek istiyorum..." "Parti mi?" "Evet, kıyafetlerimi değiştireyim diye. Diğerleri şu anda kıyafetlerini değiştiriyorlar." "Bir saat sonra. Misafirler yakında gelecek, sen de giyinmelisin." Sekmet ona söyledi. "Tamam, o zaman ben gidiyorum." Souta elini sallayarak arkasını döndü. Sekmet'in arkadaşları oldukları için davet edilmeleri doğaldı. Resmi bir parti olduğu için, asil bir partiye yakışır resmi kıyafetler giyeceklerdi. Odaya geri döndüğünde, Leilus ve diğerleri Germana'nın hizmetkarları tarafından hazırlanan resmi kıyafetlerini giymişlerdi. "Çok basit..." Marcus yakasını düzeltirken yorumladı. "Benim deri zırhımla kıyaslanamaz bile." "Ne yapabiliriz... Kalitesi düşük." Leilus acı bir gülümsemeyle dedi. Souta onları görmezden gelip çekmeceye gitti. İçinde kendisi için hazırlanmış kıyafetleri gördü. Giysileri çıkardı ve hızla giyindi. "Hmm..." Souta aynadaki yansımasına bakarak mırıldandı. Resmi kıyafetler giymesi uzun zaman olmuştu. Kırmızı saçlarını at kuyruğu yapıp bir kez daha aynaya baktı. "Mükemmel." Tek sorun kıyafetlerin kalitesiydi. Mavi veya sarı kalitede bile değildi. En sıradan kıyafetlerin bile sarı veya mavi olduğu Şampiyonlar Mağarası'nda olmadıkları için bu beklenen bir şeydi. "Souta, hazır oldun mu? Çıkıyoruz." Leilus ona sordu. "Evet, Drami beni bekliyor," diye ekledi Marcus. "Gidebilirsiniz." Souta elini salladı. "Sen öyle diyorsan..." Leilus, Marcus ve Paolo ile birlikte ayrılmadan önce onun sırtına bir bakış attı. Souta, onlar gittikten sonra kapıya bir göz attı. Sonra köşeye gidip ekipmanlarını düzgünce yerleştirdi. "Ekipmanlarını burada bırakacağına emin misin?" Saya'nın sesi duyuldu. "Evet," Souta gözlerini diğer köşeye çevirdi ve Mavi Haç Filosu'nun ekipmanlarını gördü. "Onlar bile ekipmanlarını burada bırakmışlar, ben de aynısını yapacağım." "Onların ekipmanları seninkilere kıyasla hiçbir şey." dedi Saya. Bu doğruydu, çünkü ekipmanlarının çoğu kırmızı dereceydi ve hatta koyu dereceli ekipmanları bile vardı. "Ben hazırlıklıyım." Souta ayağa kalktı. Vajra kılıcı, bazı ekipmanlarıyla birlikte köşede duruyordu. Ekipmanlarının hepsini bırakmadı çünkü bazıları [Sıkıştırma] yeteneğine sahipti, örneğin [Alev Birliği Cüppesi]. [Sıkıştırma] yeteneğine sahip ekipmanlar, istediği yere götürebileceği küçük mermerlere dönüşebiliyordu. Ne yazık ki vajra kılıcı bu yeteneğe sahip değildi. Eh, ekipmanı yok değildi. Bir oyuncu her zaman farklı yeteneklere sahip aksesuarlarla doluydu. Souta, parmaklarına takılı yüzükleri görünce gülümsedi. Parmaklarındaki iki göz alıcı yüzüğü okşadı. Bu ikisi [Silver Desolation Ring] ve [Nature Spring Ring] idi. Her ikisi de kırmızı dereceli eserlerdi. Bileğinde [Yin Yang Bilezik], kulaklarında ise [Ruh Kanı Küpe] ve [Gümüş Bahar Küpe] vardı. İki evrensel sınıf, üç kırmızı sınıf ve geri kalanı turuncu sınıf ve altındaydı. "Hazırlıklara başlayayım..." Souta, parmaklarının ucundan ince ağlar fırlarken mırıldandı. Sadece beş dakika içinde her şey temizlendi. Tüm Germana Evi, çıplak gözle görülemeyen süper ince ağlarla doldu. Şu anda, tüm yer onun yuvası haline gelmişti. Ekipmanlarına ağlar yapışmıştı ve parmağını hafifçe hareket ettirerek onları alabilirdi. İnce ağların bazıları kırılgandı ve sadece tespit amaçlıydı. Bu bölgedeki insanların hayatı ve ölümü onun kontrolündeydi. Elini salladığında, keskin ağlar öldürmek istediği insanların canını alacaktı. "Germana Hanesi'nin insanları bunu hissetmeyecek. Mavi Haç Filosu'na gelince..." Mavi Haç Filosu'nun hazırlıklarını fark edip etmediğinden emin değildi. Leilus, İki Kelepçe Alemi'nde uzman olduğu için bunu fark etmiş olması gerekirdi. Yüksek bir ses yankılandı ve Souta düşüncelerinden sıyrıldı. Pencereye doğru yürüdü ve soyluların geldiğini gördü. Yüksek sesle geldiklerini duyuruyorlardı. "Madrigal Kontu'nun varisi Richard geldi!!" "Baron Natus'un kızı Shihana geldi!!" "Marki Burton'un üçüncü oğlu Chris geldi!!" Souta başını çevirip odadan çıktı. Soylular buradayken dışarı çıkıp onları yakından gözlemlemeliydi. "Souta!" Souta başını çevirdi ve Leilus ile diğerlerinin onu çağırdığını gördü. Köşede durmuş, ellerinde şarap kadehleri vardı. Gülümsedi ve etraflarındaki soylulara bakmadan yanlarına gitti. Soyluların yanında iki ya da üç koruma vardı. Çoğu, Katılaştırma Alemi'nde uzmanlardı. "Nasıl?" Souta bir kadeh şarap almadan önce sordu. "Hedefimiz henüz ortaya çıkmadı," diye cevapladı Leilus. Hedef derken, Dreyfus Ailesi'nin varisini kastetmişti. "Bence tek bir kişiye odaklanmamamız daha iyi olur. Dreyfus Ailesi şüpheli, bu doğru ama henüz bunu doğrulayamadık, bu yüzden tüm bu insanları şüpheli olarak görsek daha iyi olur." Souta, sadece kendisi ve Leilus'un duyabileceği alçak bir sesle konuştu. "Haklısın." Leilus onun sözlerine başını salladı. Aniden, yüksek bir ses yankılandı. "Marki Dreyfus'un varisi Alexander geldi!!" Leilus ve Souta, başlarını girişe çevirerek ayaklarını durdurdular. "Dediğimde" diye mırıldandı Leilus. Kısa sarı saçlı yakışıklı bir adam salona girdi. Altın rengi gözleri vardı ve vücudunun etrafında eşsiz bir aura vardı. Sırtında uzun tüylü bir kuyruk sallanıyordu. O, Sekmet'in nişanlısı Alexander Dreyfus'tu. 25 yaşındaki adam, S-sıralamasının zirvesinde bir auraya sahipti. "Bu adam!!" Souta, Alexander'ın görünüşünü görünce şok oldu. "Eiii!!! Görünüşü biraz farklı ama... Bu adam Alexander, Kadim Myriad İmparatoru değil mi?!"