Bölüm 1132 : Biraz havalı

"Sorun değil. Onun kreşteki tavşanlarla oynamayı sevdiğini biliyorsun. Yemin ederim, başka bir şey bilmiyorum ama Midnight Inn evrendeki en iyi kreşe sahip." "Paketin bir parçası," dedi Lex, sonra hamakta hafifçe horlayan Moon'a döndü. Günlerdir uyuyordu ve onun iyi olduğunu biliyordu, ama bu onu rahatsız ediyordu. "Hemen onunla çalışmaya başlayacağım," dedi Harry, Moon'a bakarak. "Ama hissettiğim kadarıyla, durumunun biraz olsun düzelmesi aylar, hatta yıllar alabilir. Süreci hızlandırabilirim, ama bunun için Velvet Goose King tüyleri denen bir şeye ihtiyacım var. Sağlayabileceğiniz her tüy süreci çok hızlandıracak, ama bu tüyler nadir bulunur." "Bulacağım. Başka bir şeye ihtiyacın olursa bana haber ver." "Diğer her şeye zaten sahibim. Midnight Inn'de bulamadığım tek şey bu." Lex başını salladı ve tereddüt etmeden Powell'a doğru yola çıktı. "Çabuk dönmüşsün. İsteğinle ilgili henüz bir ilerleme kaydetmedim, ama birkaç ipucu buldum." "İpuçların olduğunu bilmek güzel, ama ben başka bir şey için buradayım. Velvet Goose King tüylerine ihtiyacım var, hem de çok sayıda." Powell başını salladı, masanın altından kocaman bir kitap çıkardı ve bir çiftliğin iletişim bilgilerini içeren bir sayfayı bulana kadar sayfaları incelemeye başladı. Lex'e bakmadan bir cihaz çıkardı ve bir arama yaptı. "Evet, benim," dedi ve dinlemeye başladı. Lex karşıdan sadece boğuk sesler duyuyordu, bu yüzden adamın ne dediğini anlayamadı. "Evet, evet, anladım. Doğru, mantıklı. Tamamen katılıyorum. Mükemmel. Evet. Teşekkürler." Powell sonra telefonu kapattı ve yüzünü buruşturdu. "Bir sorun var. Tüm krallıkta bu tüylerin istikrarlı bir şekilde tedarik edildiği tek bir yer var ve o yeri işleten adam biraz... eksantrik, anlarsın ya." "Ne istiyor?" "O, emporiumun tedarikçisi, ama bu yüzyıl için kotasını zaten doldurduğu için, şimdilik ondan daha fazlasını talep edemeyiz. Ama hala elinde daha fazlası var. Tek sorun, eğer istiyorsan, gidip şahsen satın alman gerekiyor." "Nerede?" Lex bu ekstra engeli umursamadı. Bu nadir bulunan bir kaynaktı ve eğer bu adam tüm krallıkta tek istikrarlı kaynaksa, tekelinin ona sağladığı avantajları hak ediyordu. Makul olduğu sürece, Lex onunla anlaşacaktı. Eğer makul değilse, Lex yine de onunla anlaşacaktı, ama farklı bir şekilde. "Çiftliği Dunya adlı bir gezegende. Druidler tarafından yönetilen 5 yıldızlı bir gezegen. Druidler insansı bir ırk ve çok güçlüler, ama bazen biraz huysuz olabiliyorlar." Dunya. Lex onun varlığından haberdardı. Bir keresinde 5 yıldızlı gezegeni ziyaret etme görevi almıştı, ama o zamanlar oraya gitmeyi düşünemeyecek kadar zayıftı. Ancak şimdi Lex, bir sorunla karşılaşsa bile bunun üstesinden gelebileceğinden oldukça emindi. "Harika, çok güzel bir yer gibi görünüyor. Beni oraya ışınlamanın bir yolu var mı?" Lex, Inn'i kullanarak o gezegene gidebilirdi, ama şu anda gezegeni sisteme bağlamakla uğraşmak istemiyordu. Orayı serbestçe ziyaret edip işini halletmeyi tercih ediyordu. Inn'e daha sonra bağlanabilirdi. "Evet, bu ayarlanabilir. Sadece... dikkatli olmayı unutma. Sen sakin kaldığın sürece onlar barışçıl bir halktır. Bazen biraz agresif olabilirler, ama bunu onların tuhaflığı olarak kabul et ve tepki verme." "Öldürüleceğimden mi endişeleniyorsun?" Lex güldü. "Ne sıklıkla kavga ettiğimi görüyorsun? Dostça davranacağım." Powell ona garip bir şekilde gülümsedi ve sonra ona bir kağıt parçası uzattı. Üzerinde onun resmi vardı ve kalın harflerle "ARANIYOR! Ejderha katili ve dünya hırsızı Lex en son bir Dünya Yiyici'yi evcilleştirirken görüldü. Görürseniz, ona meydan okumayın ve hemen en yakın ejderhaya haber verin." yazıyordu. Lex şaşkına dönmüştü. Ne oluyor be! Daha birkaç gün olmuştu. "Bu sadece ejderhalar tarafından gönderilen poster. Henali'nin daha nazik bir posteri var, mümkünse seninle görüşmek istiyorlar, yoksa sanal bir video konferansla yetinecekler. Ayrıca Elevn prensesinin kalbini çaldığınla ilgili bir hikaye dolaşıyor. Oh, ünlü suikastçı örgütü Nix de açıkça seni arıyor ve bu alemdeki uzayı parçalamaya çalışan terörist örgüt de başına ödül koydu. Fuegan'ın seni gördükleri anda öldürme emri verdiğini söylemiş miydim? Sanırım cüceler de seni pek sevmiyor." Söylediklerini kanıtlamak istercesine, Powell önündeki masaya Lex'in çeşitli resimlerinin bulunduğu çeşitli aranıyor posterleri koymaya devam etti. "Powell." "Evet?" "Hakkımda yayınlanan tüm aranan posterlerin birer kopyasını bana getirebilir misin?" Lex, heyecanlanmamaya çalışarak sordu. Kız kardeşine yardım etmek için kararlı bir tutum sergilemesi gerekiyordu, ama tüm alemde aranıyor olmak aslında oldukça havalıydı. Bir parçası, diğer kimliği Jack'in de ne zaman böyle bir ün kazanmaya başlayacağını merak ediyordu. "Sorun değil. Bununla birlikte güzel bir çerçeve de ister misiniz?" "Evet. Yani hayır. Hayır! Sadece... sadece posterler yeter." "Çoğu dijital, ama bastıracağım. Bu arada, ışınlanmayı ayarlayayım." "Evet, öyle yap," dedi Lex, arananlar posterindeki pozunu hayranlıkla incelerken. Bunlar aslında oldukça havalıydı.