Bölüm 594 : Sorun Çıkarma Zamanı mı?

[Ahor Zai. Yüz milyonlarca yıldır var olan bir altyapı harikası. Medeniyetler yükselip çökerken, Ahor Zai kalır. Onu inşa eden medeniyetlerin çoğu çoktan yok olmuştur, Tanrıların Zamanında yapıldığı söylenir. Ahor Zai, Bilinen Evren'in en teknolojik medeniyetlerinin temsilcilerinden oluşan bir konsey olan Ortak Konsey'e ev sahipliği yapar. Bilinen Evren'in tüm tarihini barındırır. Ancak ne yazık ki, Tanrılar Çağı'na ait kayıtların çoğu, evaniel tanrısı ve onların döneminde yaşanan savaş nedeniyle silinmiştir. Savaş sırasında silinen tek şey tarih değildi, medeniyetler de silindi. Ortak Konsey'de eskiden yüzlerce Yaşlı vardı, ama şimdi sadece 7 tane kaldı ve hiçbiri öncü değil. O dönemdeki medeniyetlerin neredeyse tamamı silindi, geriledi veya evrenin geri kalanından kendilerini izole etmeyi seçti. Bilinen Evreni diz çöktüren evrensel bir savaştı. Evanieliler kendilerini tamamen dış dünyadan kapatan medeniyetlerden biriydi; milyonlarca yıllık kargaşa ve iç savaşın sonucu olarak medeniyetleri de geriledi. Ancak zamanla teknolojilerini geri kazandılar ve Bilinen Evren'e geri döndüler. O dönemin lideri, savaş yoluyla geçmişteki ihtişamını yeniden kazanmak istiyordu... ...ne yazık ki, Yüksek Irklar'a katılan Themarians adlı oldukça yeni bir türün varlığından tamamen habersizlerdi. Evaniel'lerde kalan savaş düşünceleri, yeni ırk tarafından neredeyse yok edildikten sonra tamamen ortadan kalktı ve onları Norinlad'ların yanında en barışçıl medeniyetlerden biri haline getirdi. Bu, Ahor Zai'nin içerdiği tarihin yüzde birinin bile bir kısmını oluşturmuyor. "İlginç, bilgi için teşekkürler, Gru." [Rica ederim, Aerith'in Sevgilisi. "Ne oluyor—neden evanielilerin utanç verici geçmişi ilk olarak karşımıza çıkıyor!?" "Bir dakika, gemim sana sevgilim mi dedi? Arama motoruyla oynamayı bırak, limana yanaşmaya hazırlan!" Aerith'in gemisi bir saattir Ahor Zai'nin yakınlarında havada asılı duruyordu; gemileri, Riley dışında başka hiçbir kitle imha silahı taşımadığından emin olmak için birkaç drone tarafından tamamen taranıyordu. "Burası... hatırladığım gibi görünmüyor." "Oh, daha önce buraya geldin mi?" "Bir kez, annem getirmişti," Vera elini pencereye koyarak Ahor Zai'nin cam küresi içindeki platoyu izledi, "Çok fazla hatırlamıyorum." "Ben hiç gelmedim," Aerith, gemileri Ahor Zai'ye yaklaşırken nefesini verdi, "Dünya'ya gelmeden önce seyahatlerim sırasında birçok kez benimle iletişime geçmeye çalıştılar, ama tüm çağrılarını reddettim. Beni pek sevmediklerini hissediyorum. Ama beni çağıran Yaşlılar muhtemelen şimdiye kadar ölmüştür." "..." Vera ve Aerith rahatça sohbet ederken, Riley, geçtikleri küre etrafında dönen en dıştaki halkaya bakarak bu halkaların ne işe yaradığını merak ediyordu. Riley'nin tahminine göre... muhtemelen Ahor Zai'yi daha havalı göstermek için oraya koymuşlardı. "Ah! O benim annemin gemisi!" Dört halkayı da geçip küreye yaklaşırken, Vera'nın sesi, başına gelen trajediden bu yana ilk kez neşelendi; gözleri hızla nemlenirken, pistte park etmiş bir gemiyi işaret etti. Orada park etmiş birkaç gemi daha vardı, ama Vera'nın işaret ettiği gemi en çok göze çarpıyordu — sonuçta uzaktan dev bir yaprak gibi görünüyordu. "Sanırım bizden önce geldi," Aerith, Vera'nın gözlerindeki ifadeyi görünce yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. Ama Aerith'in gözleri Riley'e kayar kaymaz, gülümseme hızla kayboldu. Tüm durumları tam anlamıyla... delilikti. Aerith'in gemisi, tüm platoyu saran cam küreye hafifçe çarparak gemide bir gümbürtü duyulana kadar yaklaşmaya devam etti. Artık bu kadar yaklaşmışken, Riley bunun kar hariç bir kar küresi gibi göründüğünü düşünmeden edemedi. "..." Riley camın bir kısmının açılmasını bekliyordu... ama gemileri sanki cam suymuş gibi içinden geçti. Ama Riley'nin daha önce duyduğu ses, o şeyin katı olması gerektiğini gösteriyordu. "...Norinlad," diye fısıldadı Riley, elini çenesine koyarak. Vücutlarını maddeden arındırıp soyut hale getirebilen ve Bilinen Evren'in en teknolojik ırkı olan bu tür, büyük olasılıkla bunu inşa edenlerdi, ama nedense... ...Riley, babasının bu kaynaklara erişebilseydi, tabii komadan uyanabilseydi, neler yapabileceğini düşünmeden edemedi. Düşününce, Guardian Force'u Bernard'a veren oydu. Eğer bu yüzden ölürse, babasını öldüren o olmaz mıydı? "..." Riley bu düşünceye birkaç saniye gözlerini kısarak baktı, sonra omuzlarını silkti ve pencereye geri döndü. Gözleri, iniş yaptıkları pistte park etmiş diğer gemileri tarıyordu. Tüm gemiler farklı görünüyordu, hatta biri büyük lüks bir kanepeye benziyordu. Riley bunu zaten biliyordu, ama Bilinen Evren'in ne kadar büyük ve çeşitli olduğunu hala hafife alıyordu. Herkesi öldürmesi ne kadar sürerdi? Kaç klon yapması gerekiyordu ve klonlarının kaç klon yapması gerekiyordu? Neyse ki... ...şu anda sorusunun cevabını bulabileceği tek yerdeydi. "...Neden bu kadar çok gemi var?" Gemisi nihayet yere değdiğinde, Aerith pencereden dışarı bakarken nefesleri kokpiti doldurdu. "Elders'ın kendi park yerleri yok mu?" "Belki de bir themarian kraliyet üyesi, bir evaniel kraliyet üyesi ve Bilinmeyen'den gelen bir seri katilin Ahor Zai'ye geleceği haberi, gecikenleri çekmiştir," Vera, kapı açılmadan önce kapının önünde durarak alaycı bir şekilde dedi. "Bu çılgınlığı başka nerede görebilirdin ki?" "Bu toplantıyı kesinlikle gizli tutmalarını söylemiştim," Aerith hayal kırıklığıyla yüzünü kapatabildi, "Unutmuşum, Ortak Konsey evrenin en ünlü dedikoducularının toplandığı yer." "Hm," Vera, önündeki kapı nihayet tamamen açıldığında gülümsedi; ancak dışarı çıkmadan önce Riley'e dönüp baktı. "Riley Ross. Tekrar görüşmemiz uzun zaman alacak, ama o zaman... suçlarının bedelini ödeteceğim." Bununla birlikte Vera, Aerith ve Riley'nin gemiden çıkmasını beklemeden ortadan kayboldu. "Riley, buradaki herkesin senin ölmeni istediğini bilmeni istiyorum," Aerith, Ahor Zai'ye ilk adımlarını attıkları anda fısıldadı. "Doğduğumdan beri herkes benim ölmemi istiyor, Aerith," diye yanıtladı Riley gemiden çıkarken; ancak ayakları yere değmiyordu, çünkü havada asılı kalmayı tercih etmişti. …sorun çıkarma zamanı. "Hayır! Hemen oradan in!"