Bölüm 35 : Sihirli kütüphane

Kule Efendisi, kaçınılmaz yenilgisini fark edince, oyunu oynamaya devam etmek yerine teslim olmayı seçti. Ne hamle yaparsa yapsın, Michael her halükarda Kralını köşeye sıkıştıracaktı. 8 yıldızlı büyücü, Michael'a bakarken eğleniyordu. Vanderbilt çocuğu hakkında çok şey duymuştu ama bunların inanılması güç olduğunu düşünmüştü. Eski öğrencisi Lylia'dan, Michael'ın büyü kullanmadan akan su yarattığını, zamanı doğru bir şekilde takip etmek için bir mekanizma geliştirdiğini ve hatta arka bahçelerinde bir kaplıca yaptığını duymuştu. Lylia'nın oğluyla gurur duymaya eğilimli olduğunu bilen Kule Ustası, onun abarttığını düşünmüştü. Ancak onu yakından gördükten sonra ikna oldu. Bu çocuk zekiydi, bu kadar basit. O da Reborn satranç oyununa bağımlı büyücülerden biri olmuştu ve oyun icat edildiğinden beri durmadan oynuyordu. Hatta bütün gün odasında bir keşiş gibi kaldığına dair söylentiler bile çıkmıştı. Ama gerçekte, kendi seviyesindeki diğer entelektüellerle Reborn satranç oynamakla meşguldü. Bir noktada, bu oyunda en iyi oyuncu olduğunu düşünmeye başladı. Ancak yanıldığı ortaya çıktı. Kule Ustası, sadece satranç yeteneği nedeniyle Michael'ı çırağı yapmak istiyordu. Böylece her gün Reborn satranç oynayacak birisi olurdu. Ancak Kule Ustası, çocukta başka bir şey fark etti. Çocuk oyuna konsantre olduğunda bile, elemental mana parçacıkları vücuduna emilmeye devam ediyordu. Mana parçacıkları vücuduna "emilmiyordu", daha doğru bir açıklama, sanki evren tarafından derinden seviliyormuş gibi, mana parçacıkları kendiliğinden ona doğru fırlıyordu. Sanki sürekli meditasyon halindeymiş gibi, her an mana topluyor ve çekirdeklerini geliştiriyordu. Kule Ustası bu tekniği ustalaşmak için yirmi yıl harcamıştı, ama beş yaşındaki bir çocuk bunu kusursuz bir şekilde yapabiliyordu. Michael'ın deha seviyesi absürt derecede yüksekti. Michael'ın dörtlü mana ustalığı olduğunu duyduğunda, çocuğu bizzat eğitmek ve onu mistik sanatların zirvesine çıkarmak istedi. Ancak, Michael'ın çok yetenekli olduğunu çabucak fark etti. Büyü, çocuk için çok doğal bir şeydi ve ona vereceği herhangi bir rehberlik ters etki yapabilirdi. Sonuçta, dünyadaki tüm büyücüler gibi, o da 8 yıldızlı bir büyücü olarak kalmış ve ilerleme şansı yoktu. Michael'ın kendisi gibi olmasını istemiyordu. Belki de Michael'ın, efsanevi 9 yıldızlı aleme ulaşan eski efsanevi kahramanlar gibi doğal bir şekilde büyümesine izin vermek daha iyiydi. "Kendimi tanıtmadım," dedi Kule Ustası. "Ben Seberus Augindore, Kingsbridge Sihir Kulesi'nin 10. ustası." Michael elini uzattı ve kendini tanıttı. "Ben Michael. Michael Von Vanderbilt." Kalabalık, soyadını duyunca bir gürültü kopardı. "Vanderbilt mi?! O ailenin en küçük oğlu mu?" "Vay canına! Bir Vanderbilt, Reborn satrançta Kule Efendisini yenebilmiş..." "Böyle yetenekli bir çocuk doğurduklarını kim bilebilirdi!" Gürültücü seyircileri gören Seberus, Michael'ı daha özel bir yere davet etti. "Odama gidelim, konuşalım," dedi ve parmaklarını şıklattı. Ve birdenbire Michael, gürültülü kütüphaneden ve satranç meraklısı büyücülerden uzak, tamamen farklı bir odada buldu kendini. Anlık ışınlanma mı? ChatJK1, bunu analiz edebildiğini söyle. [Büyü analiz ediliyor…] [Büyü teorisi öğrenildi.] [Yer değiştirme] — ★★★★★★★ — Işık ve Karanlık elementi — Bu büyü, kullanıcının daha önce ziyaret ettiği herhangi bir yere ışınlanmasını sağlar. 7 yıldızlı ışınlanma büyüsünü öğrenmek bile bu yolculuğun tümüne değerdi. "Neredeyiz?" Michael etrafına bakındı ve gökyüzünü gören şeffaf pencereleri olan devasa bir kubbe odası gördü. Karmaşık büyü çemberleri odanın her yerinde yüzüyordu ve kalemler ve küreler gibi farklı sıradan nesneler yerçekimsiz bir şekilde hareket ediyordu. "Burası Sihirli Kule'nin en üst katı, benim sığınağım, kutsal mekanım ve evim diyebileceğim tek yer," dedi Seberus, ellerini açarak. Michael bu cevabı tahmin edemezdi. Bu oda bir odaya benzemiyordu, daha çok bir uzay gözlemevi gibiydi. Uyuyacak bir yatak bile yoktu. "O nedir?" diye sordu Michael, odanın ortasında, kesişen çizgilerle birbirine bağlanmış büyük bir ışık noktası topluluğunu işaret ederek. Bu, önceki hayatında bilim kurgu filmlerinde gördüğü sinir ağlarının sanal projeksiyonlarından birine benziyordu. "Orası bir kütüphane," diye açıkladı Seberus. "Sihirli Kule'nin yıllar boyunca biriktirdiği tüm kitaplar, parşömenler ve bilgiler bu yerde saklanıyor." Michael, Sihirli Kule'nin kütüphanesine hayranlıkla bakmaktan kendini alamadı. Bu, bu fantastik dünyada bir bilgisayara eşdeğer olmalıydı, ancak sihir bir dizi bir ve sıfırdan daha karmaşık olduğu için muhtemelen daha da karmaşıktı. "Sana 8 yıldızlı bir büyü göstermeyi söz vermiştim, ama sana daha iyisini sunacağım. Daha iyi büyüler öğrenmeyi planlıyorsun, değil mi? O zaman en baştan başlamak en iyisi. Bu dünyanın sunabileceği en iyi büyüleri, en kolayı olan 1 yıldızlı büyülerden en karmaşık olan 8 yıldızlı büyülere kadar sana öğretebilirim. Gelecekte, bu Sihirli Kule'yi ziyaret edebilir ve bu sihirli kütüphaneye erişerek mistik sanatları öğrenebilir ve daha iyi hale gelebilirsiniz." Seberus'un teklifi, orijinal anlaşmalarından çok daha iyiydi, bu yüzden Michael kabul etmeye meyilliydi. Bu sihirli kütüphane, Sihirli Kule'nin tüm tarihi boyunca biriktirdiği tüm büyüler içeriyordu, bu yüzden Michael uzun vadede daha fazla büyü kazanacaktı. Ancak sonra, kafasında bir düşünce belirdi. Bu düşünce o kadar şok ediciydi ki, omurgasından bir elektrik akımı geçti. Fikri o kadar cesur ve cazipti ki, vücudu kendini tutamadı ve tamamen kendi kendine hareket etti. Michael, gözleri kütüphanenin hareket eden noktalarına ve çizgilerine bakarak ilerledi. Elini kaldırdı ve uçan noktalardan birine dokundu. Cildi ağa temas eder etmez, gerçeklikte bir dalgalanma yayıldı ve sihirli kütüphane, bir kuşun gagasıyla dokunulmuş sakin bir gölet gibi titredi. Aniden, Sihirli Kütüphanedeki tüm bilgiler elinin ucundan beynine aktı. [Sihirli Kütüphaneye bağlanılıyor…] [İçeriği indiriliyor….] [UYARI! Zihninizde aşırı bilgi yüklemesi var. [Güvenlik amacıyla vücudunuz acil kapatılıyor.] Michael, vücudu yere yığılırken dünyanın karardığını gördü.