Bölüm 597 : Bayrakları topla

"Oyuncularımızı belirledik, şimdi de Cep Boyutumuzu seyredin!" diye duyurdu Barnaby. Bunu söyler söylemez sahne ikiye bölündü ve dışarı doğru sürünerek aşağıda bulunan devasa Cep Boyutunu ortaya çıkardı. İlk izlenimlere göre, etrafları sonsuz denizlerle çevrili tek bir adada oynayacak gibi görünüyordu. "Oyunun amacı basit. Bayrağı elinde tutan son kişi sen ol, araba ihalesini kazan!" Yani bu bir bayrak kapmaca oyunu, diye düşündü Michael. Eğer gerçek bir oyunda oynuyor olsaydı, tek başına olması büyük bir dezavantaj olurdu. Düşmanların saldırısı altında bayrağı kolayca düşerdi, özellikle de ona karşı birleşirlerse. Ama neyse ki, oyunu kazanması gerekmiyordu. Tek yapması gereken, elenmeden mümkün olduğunca uzun süre hayatta kalmaktı. Harbinger, bu güçlü Maugnetics'lerle etkileşime girmenin gücünü önemli ölçüde artıracağını söylemişti. Doğru mu değil mi, bunu ancak oyun sırasında öğrenecekti. "Kurallar şöyle," dedi Barnaby. "Her takıma bir bayrak verilecek. Bayrağı elinizde tutmak ve diğer şirketlerin bayraklarını çalmak sizin göreviniz. Tüm bayrakları ele geçiren takım oyunu kazanacak!" Michael bunu ilginç buldu çünkü oyunun kurallarına göre, bayrağının ele geçirilmesi takım veya şirket için hemen bir yenilgi anlamına gelmiyordu. Oyundan tamamen elenmedikleri sürece, bayrağını daha sonra geri alma şansları vardı. Tam o sırada Dicky, Michael'ın yanına yaklaşıp omzuna dokundu. "Hey, Michael. Sana küçük bir teklifimiz var," dedi. Dicky, gruba yaklaşması için işaret etti ve Michael, onu bekleyenlerin sadece Bobby değil, Aerith ve Alaric'in de olduğunu görünce şaşırdı. Üç Legacy lideri de aynı yerde toplanmıştı. "Michael. Seni tekrar görmek ne güzel," diye selamladı Alaric. "Burada seni göreceğimizi kim düşünürdü, ha? O zamanlar seni normal bir çocuk sanıyordum," dedi Aerith, ellerini beline koyarak. "Dicky neden seni çağırdığımızı söyledi mi?" diye sordu Bobby. O başını salladı. "Ben açıklayayım," dedi Alaric. "Bakın, bu akşam otomobillerin açık artırmaya çıkarılacağını öğrenir öğrenmez, hepimiz bir araya gelip onu kendimiz için almaya karar verdik. Büyük Gruplar'dan diğer üç örgütün de bunu isteyeceğini biliyorduk ve itiraf etmekten nefret etsem de, onlar bizden daha güçlü. Bu açık artırmada onlara karşı kazanma şansımız düşük. Ama birleşirsek, zaferimizi garanti edebiliriz." Michael, Legacies'in bile işbirliğine başvurmak zorunda kalacağını düşünmemişti. "Otomobili kendi aramızda paylaşıp sırayla kullanmaya karar verdik," diye ekledi Aerith. "İsterseniz size de yardım edebiliriz." "Yani, bana katılmamı mı istiyorsunuz?" Alaric başını salladı, diğer ikisi de öyle yaptı. "Seni kırmak istemem ama otomobili kazanma şansın astronomik olarak çok düşük. Ama ortaklığımızı kabul edersen, zaman zaman sana otomobilleri ödünç vermeye hazırız." Bu çok cömert bir teklifti. Michael'ın kendi arabası olmasaydı, bu teklife çok minnettar olurdu. [Kukuku... Kabul et Michael. Seni aralarına kabul ediyorlar. Kukuku... Güçlenmek sandığımdan çok daha kolay olacak.] Bu oyun onun için pek bir anlam ifade etmediğinden, onların şartlarını kabul etmeye karar verdi. "Tabii. Sizinle bir takım oluşturmak güzel olacak." Üçlü Legacies bunu duyunca sevindi. "Harika Michael! Sonunda birlikte çalışabileceğiz!" dedi Dicky sevinçle. "Planımız şöyle," dedi Alaric, liderliği üstlenerek. Hemen, dört takım arkadaşı ve Legacies takımlarından diğer Maugnetics üyeleri onun sözlerini ciddiyetle dinledi. "Bayraklarımızı bir araya toplayıp diğer üç takımın kuşatmasından koruyacağız. Bayrakların güvenliğini sağlamak için gücümüzün yaklaşık üçte ikisini bu işe ayıracağız. Toplamda 16 kişiyiz, yani 10 kişi geride kalacak. Bu sırada, altı kişi diğer bayrakları aramak için yola çıkacak. O örgütlerin bizim gibi işbirliği yapmayacağından eminim, bu yüzden 6'ya 5 üstünlük bizim lehimizde olacak." Alaric'in stratejisi savunmaya odaklanmıştı, bu çok akıllıcaydı. Sonuçta, tüm bayraklarını tek bir yerde toplayacaklardı. Toplamda dört bayrak vardı ve biri onları çalabilir veya kuşatabilirse, zafere iki bayrak kalacaktı. "Merak etme, biz geride kalacağız," diye Michael'ı rahatlattı Dicky. "Sen oraya gitmene gerek yok." [Sıkıcı... sen de oraya çıkıp aksiyona katılmalısın. Harbinger'ın dediğini yapmak istese de, bu onun kararı değildi. Sonuçta, o çok büyük bir makinenin sadece bir dişlisiydi. Merak etme. Bence bolca aksiyon olacak. Diğer takımlar koruduğumuz dört bayrağa karşı koyamayacaklar. Alaric, ekibiyle strateji belirlemek için biraz daha zaman geçirdi, diğer ekiplere saldıracak öncü grubu oluşturdu ve savunma ekibinin rollerini belirledi. Elbette, Legacies'in üç lideri de en güçlü savaşçılar oldukları için öncü grubun bir parçasıydı. Sonra, her birine bir savaşçı daha verilmesi kararlaştırıldı, böylece öncü pozisyonunda toplam 6 oyuncu oldu. "Michael," Alaric ona baktı. "Senin görevin basit. Bayraklara yaklaşan olursa, o gücünü kullanarak onları vur." Hepsi oyun sırasında onun güçlerini görmüş ve yeteneklerini biliyorlardı. Şimdi, bu durumda onun yeteneği mükemmel olacaktı, çünkü bir saldırganın bayrakları almasını engelleyebilirdi. Ancak Alaric ve diğerleri, onun sadece 4. aşamada olduğunu, kendilerinin ise 8. aşamada olduğunu biliyorlardı. Güç farkı, Aubility'sinin pratikte etkisiz kalmasına neden olacaktı. Öte yandan, Unity ışını Diva kültivasyonuna bağlı değildi ve onlara zarar verebilirdi, bu yüzden bu durumda hala kullanışlıydı. "Cep Boyutuna inerken bir arada kalamayız, bu yüzden herkesin yapması gereken ilk şey benim sinyalimi bulmak. Sinyali havaya ateşleyeceğim, o zaman benim olduğumu anlayacaksınız. Bu noktada toplanın. Birbirinizi tanıyın, böylece buluşma noktasına ulaşmaya çalışırken birbirinize yardım edebilirsiniz." Alaric brifingini bitirince Barnaby nihayet geri sayımı başlatmak için kalabalığa seslendi. Oyun başlamak üzereydi. "Üç... iki... bir... ATLAYIN!" Oyuncular tek tek Cep Boyutuna atlamaya başladı ve eşiği geçer geçmez vücutları ortadan kayboldu. "İyi şanslar, Michael!" "İyi şanslar!" Beau ve Reena'nın yukarıdan ona tezahürat ettiğini duydu ve oyuna atlamadan önce onlara başparmağını kaldırarak selam verdi.